edebiturkce
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ORHAN VELİ KANIK hayatı ve şiirleri

Aşağa gitmek

ORHAN VELİ KANIK hayatı ve şiirleri Empty ORHAN VELİ KANIK hayatı ve şiirleri

Mesaj  BaHoZ C.tesi Ekim 17, 2009 6:01 pm

ORHAN VELİ KANIK hayatı ve şiirleri



Orhan Veli Kanik, 13 Nisan 1914 tarihinde Istanbul'da dogdu. Galatasaray'da basladigi ögrenimini, babasinin atandigi Ankara'da Gazi Ilkokulu ve Ankara Erkek Lisesi'nde sürdürdü. Lise siralarinda Oktay Rifat ve Melih Cevdet'le arkadas oldu. Liseyi bitirince Istanbul'a dönerek, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi (1932), ancak yüksek ögrenimini yarim birakti (1935). 1936'da Ankara'ya döndü ve askere gidinceye dek PTT Genel Müdürlügü Telgraf Isleri Reisligi Milletlerarasi Nizamlar Bürosunda memurluk yapti. Yedek subayligini tamamlayinca, iki yil kadar, yine Ankara'da, Milli Egitim Bakanligi Tercüme Bürosu'nda çalisti. 1947'de, Hasan Âli Yücel'in yerine Resat Semsettin Sirer'in bakan olarak atanmasi üzerine, Milli Egitim Bakanliginda "antidemokratik bir hava" esmeye basladigini söyleyerek, görevinden istifa etti. 1 Ocak 1949-15 Haziran 1950 tarihleri arasinda yirmi sekiz sayi süren, on bes günde bir yayimlanan, iki sayfalik ' Yaprak' dergisini çikardi. Yaprak dergisi serüvenini sürdüremeyecegini anlayinca Ankara'dan ayrilip Istanbul'a gitti. Gene o yilin kasim ayi içinde, bir haftaligina geldigi Ankara'da, 10 Kasim 1950 gecesinde, yolda, onarim için kazilmis bir çukura düserek ayagindan yaralandi. Istanbul'a döndükten sonra, bir arkadasinin evindeyken, durumu birdenbire kötülestigi için kaldirildigi Cerrahpasa Hastanesi'nde, 14 Kasim 1950 tarihinde beyin kanamasindan öldü, Rumelihisari Mezarligi'na gömüldü.



--------------------------------------------------------------------------------



HÜRRİYETE DOĞRU



Gün doğmadan
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında
İçinde bir iş görmenin saadeti
Gideceksin
Gideceksin ırıpların çalkantısında
Balıklar çıkacak yoluna karşıcı
Sevineceksin
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul
Ruhları sustuğu vakit martıların
Kayalıklarındaki mezarlarında
Birden
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin
Bayramlık seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi
Gelin alayı, teller, duvaklar, donanmalar mı
Heeeey
Ne duruyorsun be at kendini denize
Geride bekleyenin varmış aldırma
Görmüyor musun her yanda hürriyet
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol
Git gidebildiğin yere


--------------------------------------------------------------------------------

KİTABE-İ SENGİ MEZAR I



Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
o kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye

KİTABE-İ SENGİ MEZAR II

Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

KİTABE-İ SENGİ MEZAR III

Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matrasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzgar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
"Ölüm Allah'ın emri,
"Ayrılık olmasaydı."


--------------------------------------------------------------------------------

SABAHA KADAR



Şu şairler sevgililerden beter;
Nedir bu adamlardan çektiğim?
Olur mu böyle, bütün bir geceyi
Bir mısraın mahremiyetinde geçirmek?

Dinle bakalım, işitebilir misin
Türküsünü damların, bacaların
Yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını
Yuvalarına?

Beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
Kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
Kapıma gelecek çöpçülerle,
Deniz kenarına?

Şeytan diyor ki: "Aç pencereyi;
"Bağır, bağır, bağır, sabaha kadar."


--------------------------------------------------------------------------------

GÜZEL HAVALAR



Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti


--------------------------------------------------------------------------------

ANLATAMIYORUM



Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum


--------------------------------------------------------------------------------

SERESERPE



Uzanıp yatıvermiş sereserpe
Entarisi sıyrılmış hafiften
Kolunu kaldırmış kolluğu görünüyor
Bir eliyle de göğsünü tutmuş
İçinde kötülük yok biliyorum
Yok, benim de yok ama
Olmaz ki
Böyle de yatılmaz ki


--------------------------------------------------------------------------------

DENİZİ ÖZLEYENLER İÇİN



Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret,
"Bakar bakar ağlarım".

Hatırlarım ilk görüşümü dünyayı,
Bir midye kabuğunun aralığından:
Suların yeşili, göklerin mavisi,
Lapinaların en harelisi...
Hâlâ tuzlu akar kanım
İstiridyelerin kestiği yerden.

Neydi o deli gibi gidişimiz,
Bembeyaz köpüklerle, açıklara!
Köpükler ki fena kalpli değil,
Küpükler ki dudaklara benzer;
Köpükler ki insanlarla
Zinaları ayıp değil.

Gemiler geçer rüyalarımda,
Allı pullu gemiler, damların üzerinden;
Ben zavallı,
Ben yıllardır denize hasret.


--------------------------------------------------------------------------------

KAPALI ÇARŞI



Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin,
Sandık odalarında;
Senin de dükkanın öyle kokar işte.
Ablamı tanımazsın,
Hürriyette gelin olacaktı, yaşasaydı;
Bu teller onun telleri,
Bu duvak onun duvağı işte.
Ya bu camlardaki kadınlar?
Bu mavi mavi,
Bu yeşil yeşil fistanlı...
Geceleri de ayakta mı dururlar böyle?
Ya şu pembezar gömlek?
Onun da bir hikayesi yok mu?
Kapalı Çarşı deyip te geçme;
Kapalı Çarşı,
Kapalı kutu
BaHoZ
BaHoZ
Admin

Mesaj Sayısı : 251
Kayıt tarihi : 16/10/09
Yaş : 35
Nerden : GAZİANTEP

http://edebiturkce.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz