edebiturkce
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

CEZMİ ERSÖZ hayatı ve şiirleri

Aşağa gitmek

CEZMİ ERSÖZ hayatı ve şiirleri Empty CEZMİ ERSÖZ hayatı ve şiirleri

Mesaj  BaHoZ Cuma Ekim 16, 2009 10:26 pm

CEZMİ ERSÖZ hayatı ve şiirleri




1959 yilinda Istanbul’da dogdu. Kabatas Erkek Lisesi’ni bitirdi. Istanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. Yazin dünyasina edebiyat dergilerinde yayimlanan siir ve elestirileriyle girdi. Reklam yazarligi ve gazetecilik yapti. Cumhuriyet, Günes, Özgür Gündem, Aydinlik gibi günlük gazetelerde yazilari ve röportajlari yayimlandi. Ardindan haftalik Deli dergisinde yazdi. Halen Leman dergisinin yazarlari arasinda.
--------------------------------------------------------------------------------



YOK KARŞILIĞI YÜZÜNÜN


Senin sana rağmen bir yüzün var
herkesin ilk aşkına benzeyen
beklemek kadar acı, anlamak kadar zor
nedensiz ölümlerin suskunluğu gibi
yok karşılığı yüzünün

Senin sana rağmen bir yüzün var
herkesin ilk aşkına benzeyen
Yakınlaştıkça imkansız uçurumlar
nedensiz hayatların o büyük acısı gibi
yok karşılığı yüzünün


--------------------------------------------------------------------------------

KARANLIK KOKULU OTLAR



Ölüm, sizin eve sığınan kimsesiz bir çocuktu
Sen ondan öğrendin kendine ne kadar uzakta olduğunu
Ölüm düşürdü seni ruhunun gurbetine
Ve büyük bir yalandan kurtardı
Bu yüzden hiç aldanmadın
hiç de mutlu olmadın...
Ölüm, ömrünün o yalan yarısını senden aldı
Aşka susamış öbür yarısını yakın uzaklıklara saldı
Ölüm yüzünden ne kimsenin kimsesi oldun
Ne de kimse senin gördüğünü gördü
Yaşayan tek yerin o ölü gözlerindi
Karanlık kokulu otlar bu yüzden
bir tek sana el salladı...


--------------------------------------------------------------------------------

ARTIK SOKAĞA ÇIKABİLİRSİN



Evine çağırdın ilkyaz sevinçlerini
çocukluğuna
Yırtıldı gözlerin, içine hayat doldu
o karanlık ışık...
Yükün yok
artık her sabah hoyrat bir özgürlük uyandırıyor seni...

Kalbinde herşey eşitlendi
Haz ve sıkıntı
Boşluk ve güven
Hasret ve ölüm
Gözlerine hastalıklı bir güzellik geldi

Şimdi acı çeken yanınla bile alay ediyorsun...

Kalbine çağırdın herkesi
Kendini bile
Artık sokağa çıkabilirsin
Ömründen düştün kendini


--------------------------------------------------------------------------------

YALNIZLIK KURDU



Simdi sen gideceksin, git
Güzelliğini, ulaşılmazlığını al ve git
Bırak beni eski kışımda
Yarınımı götür
Gençliğin o yara almaz bencilliğine git
İçinde gitgide büyüyen o yalnızlık kurdunu
Güzelliğine dadanan o hastalıklı hüznünü
Bırak ve git...
Kibirli arzularına, altın gölgedeki kusursuz yüzüne
Yillar sonra yaşayacağın
Unutuluşları, o acımasız kışları bırak ve git...


--------------------------------------------------------------------------------

SAKAT SÜVARİNİN KARISI



Meğer çoktan dökülmüş
aynalardan sırlar,
çoktan yayılmış kanser kokusu
apartman
boşluklarına
ve karanlık pencerelerde
eski bir çığlık gibi yaşıyormuş
kadınlar...
Yoksa der miydim anneme
küstah bir
şaşkınlıkla,
bırak artık bu beklemeleri, diye
çünkü güzel günler geride kaldı
beklenen o güzel günler
O da biliyordu oysa
bahtsız kadınlar kabilesinde
ölümün
sıradan günlere paylaştırıldığını,
felaketlerin basit sezgilerle farkedilip
yürek ağrılarını dindirdiğini.
Nitekim vazgeçmişti artık
ipekli kumaşlar dikip
sakat süvariyi beklemekten...
Konuştuk uzun uzun
- balolar, danslar, şenlikler ve
Cumhuriyet...
Sonra başını açmasını
söyledim ona
durdu... düşündü...
ve karanlık anlamları
bırakarak ardından
incecik bir yalnızlık gibi
sokaklara çıktı
hatırladı kendini... ürperdi...
Akşamdı... Bizim gibi adamlar
haber verdi
ölüsünün Mercan Karakolu'nda
bekletildiğini.
Başörtüsünü
ve amelelere Harb-i Umumiyi
anlatan
sakat süvariyi kahveden aldım.
Ne babamın polislere anlattığı
dokunaklı anılar,
ne de kirli deniz kokan
saçları tanık
oldu ölümüne...
Onun ölümü ne kanser,
ne kocası,
ne komşular...
Ölümü, elimde buruşturduğum
bu başörtü
bu baş... bu örtü...
bu baş... bu örtü...
bu baş... bu örtü...


--------------------------------------------------------------------------------

HADİ BULUN EN ZAYIF YERİMİ



Sevim'e

İnsan kendisini merak etmeli;
hem de ölümüne merak etmeli.
Gün bitti işte...
Kim farkında bunun senden
başka...
Herkes bu yenilgiyi nasıl da
rahat kabulleniyor...

Vaatlerini tutmadı gün.
Kimse kendisini merak etmedi.
Sabırsızlığın bundan;
bundan çocuksu hasretin...
Kabullenince herkes yaşamını
sen ortaya kendini koydun...
ve bütün suçlarını üzerine
aldın sonra

Bundan işte
bu çocuksu hasretin
Ve ölümcül bir rulet oynadın
insanlarla
hadi dedin, hadi bulun
en zayıf yerimi...

Ve diktin gözlerini gözlerine
kastın bedenini
yükselttin omuzlarını
Öylece kaldın...
Baktılar sana... Baktılar...
Ama yüreğini bir türlü
göremediler.


--------------------------------------------------------------------------------

BİR DAHA UYANMAZDIN


Martıların sana doğruyu
söyleyecekti
arzu tramvaylarına binmeseydin
Acıların seni yeni bir şehre
götürecekti
Yürüyüşüne vurulmasaydın...
Tuhaf, ele geçmez, tehlikeli bir
hayvandın
Şehrin yaban adamları sana öyle bakmasaydı
uyur, bir daha uyanmazdın...
BaHoZ
BaHoZ
Admin

Mesaj Sayısı : 251
Kayıt tarihi : 16/10/09
Yaş : 35
Nerden : GAZİANTEP

http://edebiturkce.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz